4 Ağustos 2010 Çarşamba

MERHABA YENİ SİTEM

YENİ SİTEYE GİRİŞ

         Arkadaşlar bu benim 2. sitem. 1 tane sitem daha vardı. Ama şu anda o sitenin adını unuttum. Hemde artık onu kullanmıyorum; çünkü bu sitemi daha da çok seviyorum...

MEHMET BUĞRAHAN ÖZBEK

18 Nisan 2010 Pazar

Pardus 2009.1 Anthrooides Virgo

Solda gördüğümüz tatlı kuş nesli tükenmek üzere olan Anthropoides virgo'nun ta kendisi. Son günlerde haberlere de konu olan bu kuşu aslında duymayanınız yok. Bilinen adı ile 'Telli Turna'dan bahsetme sebebim ise Pardus 2009.1 ve genel olarak Pardus 2009.1'in hoşuma giden ve gitmeyen yanlarından bahsetmek istemem.
Pardus, TÜBİTAK UEKAE tarafından geliştirilen Linux/OS üzerine yazılmış (tıpkı Mac/OS gibi) dünyanın en hızlı işletim sistemlerinden birisi. Açık kaynak kodlu lisansa sahip olduğu için içerdiği bütün program ve yazılımlar ile birlikte tamamen ücretsiz olarak hizmete sunuluyor. Üstelik isterseniz çok cüzi bir miktar para (2,36 TL) ödeyerek kapınıza kadar getirtebiliyorsunuz.
Pardus 2007 çıktığından beri "Windows mu, Pardus mu?" sorusunu cevaplamaya çalıştım. Hala cevabını bulduğumu sanmıyorum ama uzun bir git-gel döneminden sonra Pardus'u tercih ettim; en azından şu an için onu kullanıyorum.
Pardus'u bu kadar övdüm ama sevmediğim yanları elbette var. En önemli nokta, Windows'un denetimine alışmış birisi olarak ayarlamaları yapmakta zorlanmam ve aradığımı bulamamam. Windows'a hiç de benzemeyen bir dosyalama sistemi mevcut. Bu da Pardus'un kullanımını biraz zorlaştırıyor. İkincisi ise Firefox'daki takılmalar. Firefox'dan kaynaklandığı düşünülse bile Pardus'un mevcut donanımlarla uyumunun sıkıntılı olması ve DirectX yerine OpenGL ile çalışmasının da buna etkisi olduğunu düşünüyorum.
Pardus'u kullanmamın bir sebebi de TÜBİTAK tarafından hazırlanıyor olması. Tamamen Türk mühendisler tarafından sürekli geliştiriliyor ve güncelleniyor. Bu da Pardus'un yenilenme ve uyum gücünü en üst seviyeye çıkarıyor.
Açık kaynak kodlu olması, amatör ya da profesyonel kullanıcıların Pardus'u kendi ihtiyaçlarına yönelik geliştirmesine de olanak sağlıyor. Ancak bunun için iyi bir programlama bilgisi gerekiyor. Çünkü Pardus yine Windows'un aksine C++, Visual gibi kodlama dilleri yerine Pyhton, Java gibi daha esnek diller kullanıyor.
Pardus'un bir özelliği ise birçok Linux/OS türevinde olduğu gibi sadece görünüm değişikliğine dayalı olmaması. Program uzantılarına kadar herşeyi ile özgün. Eşsiz program ve yazılım deposunu kullanarak bunlardan yüzlercesini ".pisi" uzantılı zahmetsizce kurabilirsiniz.
Pardus'un belki de en kullanışsız yönü internet ile çok içli dışlı olması. Çevrimdışı kullanımlarda epey zorluk çıkabiliyor. En basiti, işinize yarayacak bir programı anında bulamıyorsunuz. ".pisi" uzantılı dosyaları direk kaydetmek için de epey uğraşıyorsunuz. Çünkü Pardus'un deposundan inen yazılımlar direk kuruluyor ve meydanda ".pisi" uzantılı hiçbir kurulum dosyası kalmıyor.
Bu birkaç olumsuz yanı dışında Pardus'u çok seviyorum. KDE4 ile kullanışı da epey zevkli ve hızlı. Bir ara da Pardus'un en kullanışlı programlarından bahsedeceğim. Beni takip etmekten vazgeçmeyin. :)

alıntıdır:
http://benyazdimolmusmu.blogspot.com/

Nanoteknoloji ve ülkemizde gelişimi (Wiki)

Nanoteknoloji maddeyi atomik ve moleküler seviyede kontrol etme bilimidir. Genel olarak 100 nm ve daha küçük boyutta malzeme ve aygıt geliştirmekle ilgilidir. 1 nm, metrenin milyarda biridir.
Nanoteknoloji birçok alanı kapsayan bir bilim dalıdır. Aygıt fiziği, malzeme bilimi, elektronik, kimya, biyoloji gibi dallardan bilim dallarından araştırmacılar, nanoteknoloji çalışmaları yapmaktadır.
Nanoteknolojinin etkileri üzerinde çok tartışma olmuştur. Nanoteknolojinin tıp, elektronik ve enerji üretimi gibi alanlarda uygulanma potansiyeli vardır. Bunun yanında, her yeni teknolojide olduğu gibi, nanomalzemelerin de sağlık ve çevre üzerindeki etkileri merak edilmektedir.
Tarihçe:
Nanoteknoloji kelimesini ilk defa kullanan Tokyo Bilim Üniversitesi'nden Norio Taniguchi olmuştur. 1974'de yayınlanan bir makalede [2] Taniguchi'nin tanımı şöyledir: "'Nano-teknoloji' genel olarak malzemelerin atom atom ya da molekül molekül işlenmesi, ayrılması, birleştirilmesi ve bozulmasıdır." Nanoteknoloji kelimesinin ortaya çıkmasından önce, fikir olarak dile getirlmiştir. Bunlardan en erkeni Richard Feynman'ın "Aşağıda Daha Çok Yer Var" adlı konuşmasıdır. Feynman bu konuşmasında atomları ve molekülleri kontrol etmeyi becerebileceğimizden, bunu yapabilmek için de yeni aletlere ihtiyacımız olduğundan bahsetmiştir. Atomik seviyede yer çekimi kuvvetinin öneminin azalacağına, Van der Waals gibi zayıf kuvvetlerin öneminin artacağını da belirtmiştir. Feynman'ın yanında bir başka fikir adamı ise Eric Drexler'dır. 1986'da yayınladığı "Yaratma Motorları: Nanoteknolojin Yaklaşan Devri" ve "Nanosistemler: Moleküler Mekanizmalar, Üretim ve Hesaplama" kitaplarında istediğimiz maddeyi atom atom dizerek oluşturan nanorobotların varolabileceğini ispat etmeye ve bu teknolojinin etkilerini ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Ayrıca "Yaratma Motorları: Nanoteknolojin Yaklaşan Devri" yayınlanan ilk nanoteknoloji kitabıdır. Nanoteknolojinin gelişmesini sağlayan buluş ise Tarama Tünelleme Mikroskobu'nun keşfedilmesidir. Bu mikroskop sayesinde iletken bir yüzeydeki atomların yerleri değiştirilebiliyordu. Bu gelişmeyi 1986'da fullerinelerin ve karbon nanotüplerin keşfi izledi. 2000'de ABD'nin nanoteknolojiye yatırım yapması sonucu tüm Dünya'nın birçok ülkesinde nanoteknoloji araştırmaları başlamış oldu.
Nanoboyutun farkı:
Nanoteknolojiyi bu kadar ilginç kılan unsur, malzemeler nanoboyutta makrodünyadan farklı davranmalarıdır. Külçe şeklindeki altın başka maddelerle reaksiyona girmek istemezken, nanoboyuttaki altında bu durumun tam tersi gözlemlenmektedir. Kuantum etkileri yüzünden maddeler, nanoboyutta farklı özellikler göstermektedir. Bu özellik yüzünden, bilim adamları malzemelerin nanoboyuttaki hallerini araştırıp, sorunlara çözüm bulmaya çalışmaktadırlar.
Türkiye’de nanoteknoloji:
Nanoteknolojinin 2025 yılı itibariyle hayatımızı büyük ölçüde etkileyeceği düşünülmektedir. Türkiye de şimdiden nanoteknolojiyi üretir hale gelebilmek için uygun adımlar atmaya başlamıştır. Tübitak'ın 2023 Vizyon Programı'nda nanoteknoloji yer almış ve yol haritası oluşturulmuştur.[3] En önemli gelişme Bilkent Üniversitesi'nde Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi'nin (UNAM) kurulmasıdır. Bu merkezin amacı Türkiye'de nanoteknolojinin araştırma merkezi olmaktır. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 28 milyon YTL yatırım yapılan merkez son derece modern aletlerle donatılmıştır. [4] Türkiye'nin her yerinden araştırmacılar UNAM'ın bu imkanlanlarından yararlanabilmektedir. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, TÜBİTAK MAM, gibi merkezler de nanoteknoloji araştırması yapılan yerlerdendir. Ülkemizde nanoteknoloji ile ilgili etkinlikler de yapılmaktadır. Bunlardan bazıları 4 yıldan beri yapılan NANO TR konferansları, 22-23 Aralık 2008 tarihleri arasında Sabancı Center'daki "Nanoteknoloji Pazarı"'dır. Şu anda Türkiye'de yeni kurulan 13 tane nanoteknoloji şirketi vardır. Büyük şirketlerin de nanoteknolojik ürünleri piyasaya sürülmüştür.[5]
Nanoteknolojinin kullanım alanları:
Nanoteknoloji yavaş yavaş hayatımıza girmektedir. Şu an nanoteknolojinin 2. devresinin sonlarındayız. 2010 yılı itibari ile 3. nesil, 2020 yılı itibari ile de 4. nesil nanoteknolojik ürünlerin çıkması bekleniyor. ABD'de de bulunan Project On Emerging Nanotechnologies adlı kurumun internette yayınladığı listede Ocak 2009 itibari ile 803 nanoteknolojik ürün bulunmaktadır.[6] Listede sağlık, tekstil, elektronik, otomotiv, gıda ürünlerinden örnekler bulunmaktadır. Günümüzdeki nanoürünlerin çoğu varolan bir malzemeye nanoyapılarla suyu itme, güzel koku salma gibi ek özellikler eklenmiş halidir.
Wikipedia’dan alıntıdır: http://tr.wikipedia.org/wiki/Nanoteknoloji